Adalet Bakanlığı’nın 11 Hizbullah tetikçisinin salıverilme sürecinde rol üstlendiği ortaya çıktı

11 Hizbullah tetikçisinin salıverilme sürecinde son sözü Adalet Bakanlığı’nın söylediği ve Hizbullahçıların tahliye sürecinin en kritik dönemeçlerinden birinde rol üstlendiği ortaya çıktı

Kapatılan Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde 38 sanıklı davada yargılanan 11 Hizbullahçı, “Anayasal düzeni silah zoruyla yıkmak, yerine İran modeli şerri esaslara dayalı Kürt İslam devleti kurmak amacıyla vahim nitelikli silahlı saldırılarda bulunmak” suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırıldı.

Yargıtay oy birliğiyle onadı

Yargıtay’a temyiz başvurusu yapan sanıkların dosyasını inceleyen yüksek yargı, delillerin hukuka uygun elde edildiğini, sanıkların eylem ve faaliyetlerinin dosya içeriğine göre sabit olduğuna kanaat getirip temyiz başvurularının ayrı ayrı reddine karar verip mahkûmiyet kararını oy birliğiyle onadı.

HÜDA-PAR’ın AKP’ye destek kararının ardından tahliyeler başladı

Bilindiği gibi cezalarını çekmekte olan Hizbullah terör örgütü hükümlüleri, 24 Haziran 2018 seçimlerinde HÜDA-PAR’ın AKP’yi destekleme kararı alması ve devamında 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde Güneydoğu’da aday çıkarmayıp AKP’li belediye başkan adaylarını destekleme açıklamalarının ardından “Tahliye kararları” ile art arda salıverildi.

Hizbullahçıların salıverilmesine giden süreç

Bunun öncesinde 11 Hizbullah hükümlüsü topluca yargılandıkları mahkemeye 8 Mayıs 2019 günü başvuru yaparak gözaltında işkence gördüklerini, DGM’lerde askeri yargıçlar nedeniyle adil yargılanmadıklarını, davalarının makul süre içinde sonuçlandırılmadığı için mağdur edildikleri gerekçesiyle “Yeniden yargılama” ile “Tahliye” talebinde bulundu.

“Yargılama yenilemez” dedi, tahliye taleplerini reddetti

Mahkeme, sanıklar hakkındaki mahkûmiyetlerin Yargıtay denetiminden geçerek onanıp kesinleştiğini, kesin hükmün dokunulmazlığı ilkesi gereğince bu konuda Yargıtay’ın emsal kararları da bulunduğuna dikkat çekti.

Mahkeme, hükümlü sanıkların yer göstermeleriyle çok sayıda silah, örgütsel doküman ve suç aletlerinin ele geçirildiğini, her hükümlünün suçlarını ayrı ayrı itiraf ettiklerini, savcı huzurunda yapılan tatbikatta işlenen cinayetlerle ilgili yer göstermelerde bulunarak ayrıntılı itiraflarda bulunduklarına işaret etti.

Mahkeme, dinlenen mağdur ve tanıkların sanıkları teşhis ettiklerini, delillerin her hükümlü hakkında ayrı ayrı değerlendirilerek karar verildiğini belirtti.

11 hükümlü hakkında “Yeniden yargılama”yı gerektiren AİHM ve Anayasa Mahkemesi’nce verilmiş ihlal kararı da bulunmadığına vurgu yapan mahkeme, sanıkların cezalandırıldıktan sonra haklarında aldıkları cezayı ortadan kaldırabilecek nitelikle yeni bir delil ve belge bulunmadığının altını çizdi.

Mahkeme, bu itibarla “Yargılamanın yenilenmesi” kararının usul ve yasaya aykırı olacağından talebin reddine karar verdi.

Üst mahkeme itirazı kabul edip hepsini tahliye etti

Sanıklar bu kez bir üst mahkemeye itiraz edince itirazları AİHM ve Anayasa Mahkemesi’nce alınmış ihlal kararı olmadığı halde kabul edilerek haklarında yargılamanın yenilenmesiyle birlikte “İnfaz durdurma” kararı verilerek 11’i de tahliye edildi.

Mahkeme, Adalet Bakanlığı’nın kapısını çaldı

İtiraz üzerine “İnfaz durdurma” kararı alınınca “Ret” kararı veren mahkeme bu kez dosyayı kanun yararına bozma talebiyle Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’ne ihbarda bulunulmak üzere Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi.

 

Mahkeme, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’ne yaptığı başvuruda, ömür boyu hapisle cezalandırılan hükümlülerin talebinin hukuki değerden yoksun ve yok hükmünde olduğunu, hukuk sisteminde hukuken geçersiz nitelikte kararların kendiliğinden yok sayılmasına dair bir düzenleme bulunmadığından yargılamanın yenilenmesi kararının hukuksal değerinin bulunmadığını ve yok hükmünde olduğunu belirtti.

Adalet Bakanlığı’ndan cevap gelene kadar da “Yeniden yargılama” kararının durdurulmasını kararlaştırdı. Mahkeme, tedbiren üst mahkemenin itirazla serbest bıraktığı tetikçiler hakkında da yurtdışına çıkış yasağı ile adli kontrol kararı aldı.

Bakanlık “kanun yararına bozma” talebini kabul etmedi

Adalet Bakanlığı ise kanun yararına bozma yoluna gitmedi. Eski Adalet Bakanı Yardımcısı ve şimdiki İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Şaban Yılmaz imzalı yazıda, kanun yararına bozma yoluyla bir kararın bozulabilmesi için mahkemelerin asıl ceza davasını çözmeye devam etmesinin artık imkânsız hale gelmesi durumunda veya hukuka aykırılığın giderilebilmesi için kanun yararına bozmadan başka imkân kalmadığı hallerde sorunun yargısal yollardan çözülebileceği düşünüldüğünden itirazen infaz durdurma kararı veren üst mahkemenin aldığı kararlara karşı kanun yararına bozma yoluna gidilmediği belirtildi.

Bakanlık “Evet” deseydi Hizbullah hükümlüleri cezaevine dönecekti

Bakanlığın ilgili dairesinin mahkemenin talebine olumlu görüş bildirmesi halinde, salıverilen Hizbullah hükümlülerine yeniden cezaevi yolu gözüktüğü gibi, “Yeniden yargılama” ve “İnfazın durdurulması yoluyla tahliye” kararları da ortadan kalkmış olacaktı.

Kaynak: Sözcü (Özgür Cebe)

İlginizi çekebilir