Almanya’dan Federe Kürdistan Bölgesi’ne gitmek isterken Düsseldorf Havaalanında gözaltına alınan Barış Heyeti üyelerinden Kürt siyasetçisi ve eski Sur Belediyesi Eşbaşkanı Abdullah Demirbaş, konuya ilişkin Nupel’e açıklamalarda bulundu:
Demirbaş Nupel’den Filiz Deniz’e şunları söyledi:
Biz yaklaşık 25 kişilik bir heyet olarak Güney Kürdistan ve Bağdat’ta çeşitli temaslarda bulunacak; Kürtler arasındaki çatışmaları ve sıkıntıları diyalog yoluyla çözmek için bir girişimde bulunacaktık. Bunun için bir heyet olarak Erbil’e gidiyorduk. Sabah saat 07: 00’de pasaport kontrolünden geçerken polis heyet içerinde yer alan bazı isimleri gözaltına aldı.
1 ay giriş yasağı konuldu
Ben ve Hamburg Sol Parti Milletvekili Cansu Özdemir sayın Barzani ve sayın doktor Behrem Salih ile randevu istediğimiz heyetin içindeydik. Bizi de gözaltına aldılar. 1 ay Irak’a giriş yasağı konuldu.
Burada polisin bize sorduğu soru Erbil’e neden gidiyorsunuz oldu. Biz de, “Biz oraya resmi temaslarda bulunmak için gidiyoruz” dedik. Burada en önemlisi onların bize imzalatmak istedikleri bir kağıt vardı. Kağıtta PKK tarafından canlı kalkan olarak gönderildiğimiz ve benzeri ifadeler yer alıyordu. Bunu kabul etmedik…
Canlı kalkan yaklaşımı yok
Çünkü biz politik kimliğe sahip insanlarız. Bizim canlı kalkan olma gibi bir yaklaşımımız olmadı. Alman hükümetinin bu tutumunu doğru bulmuyoruz Bence bu bir bahane, canlı kalkan olarak gitmemizi engelleyerek can güvenliğimizi aldıkları ifade etmeleri bir bahane. Dolaylı veya direk Kürtler arası çatışmayı istemektir ve Türkiye hükümetini desteklemektir. Bu tutum ve politika doğru değildir.
Pasaportlarımıza damga vuruldu. Tabii bu yaşananların ötesinde söylemek istediğimiz asıl şey şu; Kürtler arası çatışma ve giderek sorunların büyütülmesini isteyen güçler bugün gidişimizi engellemek istedi. İstiyorlar ki Kürtler kendi aralarında çatışsınlar ve giderek sıkıntılar artsın istiyorlar. Oysa biz oraya gidip bu sorunların diyalog yoluyla çözülebilmesi için bir nebzede olsa katkıda bulunmak istedik.
Yaklaşık 6 kişilik bir heyet sayın Mesut Barzani ve sayın doktor Behrem Salih’ten randevu istemiştik. Ve sanıyorum yaptığımız girişimler sonucu bu randevu verilecekti. Sanıyorum bu diyaloğu, sorunların çözüm yöntemini istemeyen güçler, bizim bu gidişimizi Alman hükümeti üzerinden engellediler.
İşlemlerimizin bitmesini bekliyoruz
Bir defa bu seyahat özgürlüğüne yönelik bir kısıtlamadır. Bir kere bu insan haklarına aykırıdır. Alman hükümeti tarafından yapılması aykırı bir tutum. Ayrıca hepimiz tanınan insanlarız ve o ülkeye gidip çeşitli temaslarda bulunacaktık. Bunun bir kere engellenmesi politika hakkımızın engellenmesi söz konusu.
En önemlisi demek ki Alman hükümeti de Kürtler arası çatışmanın derinleşmesini isteyen bir güç olarak taraf olmuştur. Buda anlaşılır bir tutum değildir. Yani Kürtlerin kendi iç çelişkilerini veya çatışmalarının derinleşmesinin Alman hükümetine asla bir yararı yok. Türk devletine de bir yararı yok ve bunu isteyen Kürt güçlerine de yararı yok.
Sayın Barzani inisiyatif almalı
Biz burdan bir kez daha bütün Kürt partilerine sivil toplum örgütlerine şahsiyetlere, akil insanlara ve sayın Mesut Barzani’ye ve sayın Behram Salih’e bu konuda inisiyatif almalarını Kürtlerin arasında diyaloğu geliştirmelerini ve bu çatışmaları gelişmemesini sağlamalarını istiyoruz. Bu konuda gitmesek de Nupel aracılığıyla bu mesajımızı iletmek istiyoruz.
Öte yandan aynı saatlerde Hewlêr Havaalanı’nda Die Linke (Sol Parti) Milletvekili Hakan Taş’ın da KDP asayişi tarafından gözaltına alındığı onunda geri gönderildiği bilgisi geldi fakat henüz netleşmedi. Bu tutum kabul edilemez. Kesinlikle Güney hükümetinin içinden birileri veya bir taraf bu işin bozulmasını sanki istiyor. çatışmanın derinleşmesini istiyor sanki Kürtlerin içinden buna taraf olmak isteyenler var bu tutumdan bir an önce vazgeçilmeli ve sayın Barzani inisiyatif almalı ve Kürtler arası diyalog bir an önce başlamalıdır.